Günümüz internet aleminin en popüler terimlerinden biri olan SEO yani Arama Motoru Optimizasyonu; hakkında az-çok bilgi sahibi olanların uzmanı kesildiği, hiç bir bilgisi olmayan ve/veya kısa zamanda sitesini zengin olacak miktarda para kazanacak seviyelere getirmek isteyenlerin ise öğrenmeye heves ettiği bir (neredeyse) meslek dalı haline geldi. Hal böyle olunca da SEO hurafeleri başlıklı yazımda bahsettiğim gibi hem uzmanı hem de dezenformasyonu bol bir alan oluverdi. Peki, o zaman bu işi nasıl yapmak gerekiyor? Öncelikle bu soruya cevap verebilmek için SEO denen şeyin nasıl yapılmayacağını bilmek gerekiyor. Öyleyse gelin “SEO nasıl yapılmaz?” sorusuna hep beraber cevaplar arayalım.
Yazılar etiket çöplüğüne döndürülerek SEO yapılmaz!
Çoğu site sahibinde ve editörde yerleşmiş bir kanı olan “Konuya ne kadar çok etiket eklersem o kadar anahtar kelimede üst sıralarda çıkarım” düşüncesi hem yanlış hem de orta ve uzun vade için zararlıdır. Yanlıştır çünkü bir etikette (o da garanti değil) üst sıralarda çıkmak için onlarca indekslenmeyen çöp etikete sahip olmak, bir site için pek de iyi ve iç açıcı bir durum olmasa gerek. Evet, bazı durumlarda etiket sayfaları asıl konulardan daha önce ve üst sıralarda çıkıyor. Fakat bu, çok sık karşılaşılan bir durum olmadığı için önerilen ve faydalı bir yöntem değildir. Velhasıl, gerçekleşme olasılığı oldukça düşük bir durum için yazıları etiket çöplüğüne çevirerek SEO yapılmaz…
Kopya içerik yayınlayarak SEO yapılmaz!
Başka sitelerin içeriklerini birebir kopyalayıp siteye ekleyen ve bot olarak adlandırılan uygulamalar, birçok webmaster forumunda neredeyse bir paket sigara fiyatı karşılığı satılıyor. Bu tür içerik ekleme araçları ile oluşturulan içerikler, diğer yüzlerce hatta binlerce site ile birebir aynı olacağı için sitenin, arama motorlarınca kopya içerik yayınlayan bir site olarak işaretlenmesine neden olacaktır.
SEO hurafeleri başlıklı yazımda da belirttiğim gibi kopya içerik, yüksek ziyaretçi sayılarına ulaşmak için kullanılan araçların başında gelmektedir. Fakat kopya içerik ile ulaşılabilecek ziyaretçi limitleri, sitenin kategorisine bağlı olarak hemen hemen bellidir. Periyodik olarak site analizleri ve rapor kıyaslamaları yapanların rahatlıkla görebileceği bir gerçek şu ki; devamlı kopya içerik yayınlayan siteler, ziyaretçi sayısı bağlamında bir süre sonra yerinde saymaya, bir süre daha sonra da düşüşe geçmeye başlar. Bu tür sitelerden pek şanslı olanları, bu düşüş sonrası oturdukları ziyaretçi sayısı aralığında “Ne uzar, ne kısalır” dedirtecek şekilde yaşamlarını sürdürürken, şanssız olanları ya arama motorlarınca listeleme dışı bırakılır ya da kendilerine ancak arama sonuçlarının en sonlarında yer bulabilirler.
Bütün bunlardan, SEO’nun sadece kolay ve hileli/illegal yollar kullanılarak kısa sürelerde ulaşılan yüksek ziyaretçi sayıları ile ölçülen bir şey olmadığı sonucuna varmak yanlış olmayacaktır.
WordPress tema dağıtarak SEO yapılmaz!
Son dönemde Şirinlerin mantar evleri gibi türeyen SEO platformu sitelerin birçoğunun, gerek backlink almak suretiyle PageRank değerlerini artırmak, gerekse piyasada bilinirliklerini artırıp isim yapmak adına (oldukça basit ve ucuz bir yol olan) WordPress teması hazırlayıp dağıtma işine yöneldiğini gözlemliyorum. Bu işi yaparken de temalarının SEO ile yoğrulduğunu, kısa zamanda mucizeler yaratacağını söylemekten çekinmiyorlar. Günümüzde pazarlama ve satış eylemleri için kullanılan araçların başında mübalağa gelse de, bu denli yüksek frekanslı mübalağaya partal demek hiç de yanlış olmaz. Yani WordPress’in arama dostu bir yapıda inşa edilmesinin avantajını (kendilerine fayda sağlamak için) dağıttıkları temalardan menkulmüş gibi sunmaya çalışan bu zümrenin yaptığı gibi tema dağıtarak SEO yapılmaz!
Paravan siteler açarak SEO yapılmaz!
Bir sitenin başka sitelere verdiği bağlantılar iltifat, referans veya kaynakça olarak düşünülebilir. Bütün bunların tamamına ise bir internet terimi olarak backlink denir. Yani başka bir siteden verilen bağlantı. Nasıl ki yapılan iyiliğin kıymetlisi karşılık beklemeden yapılanı ise alınan backlinkin değerli olanı da altında başka bir niyet, ardında gizli bir hesap olmadan verilmiş olanıdır. İltifat almak için beğenilen bir şeyler yapmak, referans veya kaynakça olarak gösterilebilmek için de değerli bir şeyler üretmek gerektiği için doğal yollarla backlink almak zordur. Hal böyle olunca Süpermen oldukları için kısa zamanda çok iş çıkartmak isteyen SEO uzmanlarımız backlink işinin de naylonunu icat ettiler; paravan siteler açıp ana siteye bağlantılar vermek!
İnternet üzerinden sağlıklı bilgiye ulaşmak zaten bir dert iken (ki bunu dünyanın en bilinen markasının temelde arama hizmeti sunuyor olmasından anlamak zor değil) sağ olasıca SEO uzmanları, üç-beş kuruş daha kazanmak için bu zorluğun şiddetini artırıp internetin çöplüğe dönmesine katkı sağlıyorlar. Gün gelecek ve kendi çalışma alanını kirletmenin makul ve mantıklı bir insanın yapacağı sağlıklı bir eylem olmadığını anlayacaklar. Umarım o zaman iş işten geçmiş olmaz.
Ben yine üzerime düşen görevi yerine getiriyor, hangi alanda olursa olsun bir işin makbulünün doğal olanı olduğunu belirtip paravan sitelerle SEO yapılmayacağını pek muhterem uzmanlara hatırlatıyorum.
Gerekli gereksiz her yazıya yorum bırakılarak SEO yapılmaz!
Düşen alan adı (domain) ve barındırma (hosting) maliyetleri nedeniyle paravan siteler oluşturup SEO çalışması yapılan sitelere backlink desteği sağlamak oldukça kolaylaştı. Fakat bu kadarına bile zahmet etmek istemeyen kolaycı uzmanların başvurduğu başka bir backlink elde etme yöntemi, ziyaretçisi ve PageRank değeri yüksek sitelerdeki yazılara yorum bırakmaktır. Kısa zamanda bağlantı çöplüğüne döndüğü için bu sayfaların etkisi oldukça azdır. Olur-olmaz her kategoriden site için birçok uygunsuz kelime ile bağlantı oluşturulduğundan, bu yolla temin edilen backlinkler bir süre sonra bağlantı verilen siteye yarar sağlamak yerine zarar vermektedir.
Ortalıkta “Ben SEO uzmanıyım” naralarıyla dolaşan birçok tatlı su SEO’cusunun SEO kontrol listesinin vazgeçilmez kalemleri olan bu maddelere daha başka eklemeler de yapılabilir. Fakat gerek yazının uzaması, gerekse diğer maddelerin öncelik ve önem açısından yukarıdakiler kadar mühim olmaması nedeniyle bu yazıyı burada bitirmek yerinde olacaktır. Fırsatım olursa belki başka bir zamanda kalan maddeleri bir devam yazısı olarak yazarım.