Sessizlik

Sessizlik

Kırıldıkça sessizleşir insan.

Kırılmak için hoyratlıklara, vefasızlıklara, kadirbilmezliklere de gerek yoktur çoğu zaman. Bir küçük söz, bir imalı bakış yeter de artar bile.

En küçük bir emareden anlarsın yüzüne haykırılmak istenen ama söylenemeyeni.

Göğsünü daraltan bu küçük ama zehirli okların gazabından sığınırsın suskunluğun şefkatli kollarına.

Anlayamamanın, anlatamamanın, anlaşılamamanın ne denli zor olduğunu o zaman öğrenir, cam kırıklarının üzerinde çıplak ayaklarla yürümeye benzediğini hissedersin tüm benliğinle.

Bazen en büyük haykırış, derin bir sessizliğin içinden yankılanır. Çünkü bazı acılar daha çok yaralar, bazı yaralarsa açıkça kanamaz.

Susarsın. Sadece susar ve öylece beklersin.

Çünkü bilirsin ki; anlamaya çalıştıkça daha çok üzülür, anlatmaya çalıştıkça daha çok yorulur, anlaşılmaya çalıştıkça daha çok kırılırsın.

Çünkü bilirsin ki; duyulmadıkça anlamını yitirir kelimeler.

Ve yine bilirsin ki; sessizlik, herkesin konuşmayı bildiği bir lisan değildir.

Kırık kalplerin tarifsiz çığlığı, anlaşılamamış yüreklerin yolculuk rehberidir sessizlik.

Bir o kadar da kararlıdır güneşli günlerin özlemlerini dindirmeye. Tıpkı son damlalarıyla yeni mevsimleri müjdeleyen uzun bahar yağmurları gibi.

Ve o sessizliğin sonunda yeniden bulur kendini insan. Tıpkı küllerinden doğan bir Anka Kuşu misali.

Yine de zamanla suskunluklar son bulsa da yürekte izi kalır kırıkların.

Fotoğraf: Tercan Keskin, Kartal Sahil, İstanbul. 24.07.2023

Bir Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Lütfen bütün alanları doldurun.