Her şeyi ve herkesi geride bırakıp ruhun derinliklerine doğru uzun bir yolculuğa çıkmak gerekir bazen kendinle, tek başına.
İnsanın kendini tanıması, ancak sessizliğinin içinde yalnızlıklarıyla yüzleştiği anlarda mümkün olabilir.
Hayatın kalabalığı, kalabalıkların gürültüsü ve gürültülerin yorgunluğu arasında gitgide zorlaşır ruhun enerjisini yenilemesi.
Oysa yalnızlık, sessiz seslerin ahenkle yankılandığı bir kapı aralar dinlenmesi için ruha.
Yalnızlık bazen bir kaçış olsa da bazen de bir buluşmadır benliğin özüyle. İlkel benliğin karanlıklarıyla, korkularıyla, hayal ve arzularla yüzleşmenin meydan okumasıdır bazen de.
Maskeleri düşürmek, dekorları değiştirmek, replikleri yenilemek, ilk günkü masumiyetin özüne dönmek ve böylece yozlaşmış ruhlara tekrar denge getirmek için yegâne seçenektir yalnızlık.
Korkuları korkutan, şeytanları ürküten cesur ve özgür, sakin ve kavi bir yolculuktur aynı zamanda.
İşte bu yüzden her şeyi ve herkesi geride bırakıp ruhun derinliklerine doğru uzun bir yolculuğa çıkmak gerekir bazen kendinle, tek başına.